BS Hukuk Danışmanlığı
Covid-19, İş Kazası ve Uzaktan Çalışma
2020 yılı itibari ile gerek dünyada gerekse ülkemizde yaşanan gelişmeler kaygı verici seviyelere ulaşmış bulunmaktadır. Ülkemizde ekonomik sıkıntılar yaşanmakta ve üretim durma noktasına gelmiştir. Ancak bugünkü yazımızda sizlere koronavirüsünün iş yerinde bulaşması halinde meslek hastalığı veyahut iş kazası kapsamında sayılıp sayılamayacağı yine alınan tedbirler kapsamında işçi-işveren haklarından bahsetmeye çalışacağız.
Koronavirüs (COVİD-19), ilk olarak Çin’in Vuhan eyaletinde aralık ayının sonlarında solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) gelişen yüksek bulaşıcılığı bulunan ve henüz kesin bir tedavisi bulanamamış bir virüs türüdür. Ne yazık ki ülkemizde mart ayı itibariyle ilk vaka rapor edilmiş ve bu bağlamda Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere toplumun her kesimini ilgilendiren tedbirler almıştır. Bu kapsamda birçok işveren işini durdurmak zorunda kalmış birçoğu ise uzaktan çalışma modeline geçiş yapmıştır. İş kazası ve meslek hastalığı ayrımı ile konuya giriş yapalım.
Meslek Hastalığı nedir?
Mesleki bir faaliyetin yürütümü ya da bazı işlerde sürekli çalışma sonucunda kişide, bu faaliyetlerle doğrudan bağlantılı hastalıklar meydana gelebilir. İşyerlerindeki çalışma koşulları veya çeşitli etkiler sonucu oluşan hastalıklardır. Hastalıkla, sağlık zararı arasında bir illiyet bağı yani neden sonuç ilişkisi mevcuttur. Sigortalıların yerine getirdikleri çalışma esnasında karşılaştıkları, üretimden kaynaklanan çeşitli etmenlerle sağlık durumlarının bozulması hali, “meslek hastalığı” olarak nitelenmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Kanunun 14. maddesine göre meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak tanımlanmıştır.
İş kazaları sigortalıların işyerinde çalışması esnasında aniden meydana gelen ve derhal zarar verme potansiyeline sahip olaylardır. Mevzuatımıza baktığımızda ise “İş Kazası”nın tanımının yasalarımızda verilmemiş olduğunu görmekteyiz. Kanun koyucu iş kazalarını tek tek saymak ve genel bir tanımlama yapmak yerine durum ve örneklem üzerinden gitmiştir. Bir kazanın hangi hal, durum ve yerlerde olması durumunda iş kazası sayılacağı ile ilgili hukuki düzenleme 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde yer almaktadır. Buna göre;
Sigortalının işyerine servis ile ulaşması sırasında ve işyerinde bulunduğu sırada,
İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,
Sigortalının işvereni tarafından verilen görevle başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaya denir.
Bir İş Kazası Meydana Geldiğinde Bildirimi Kim Ne Zaman Yapmalıdır?
İşveren önce kolluk kuvvetlerine ve hemen ardından Sosyal Güvenlik Kurumu’na en geç kazadan sonraki 3 iş günü içerisinde bildirim yapmakla yükümlüdür. Lakin hemen belirtelim ki, bu süre eğer iş kazasının çalışma koşulları sebebi ile geçici işyerinde şantiye vb. yerlerde veyahut işverenin kontrol ve hakimiyet alanı dışındaki yerlerde meydana gelir ise, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Bildirimin işveren tarafından yapılmaması halinde bildirimi yapabileceği ilk fırsatta yapmalıdır.
Koronavirüsü İş Kazası mı Meslek Hastalığı mıdır?
Sözlerimize başlamadan hemen önce ilgili duruma emsal olarak Sarp ve Domuz gribi gibi salgın hastalıklarda verilen kararların emsal teşkil etmesi gerektiği kanaatindeyiz. Korana virüsünün henüz yayılması sebebi ile etkileri sürmekte ve hali ile tamamlanmış bir yargılama veyahut içtihat birliği oluşturulamaması nedeni ile kesin yargılar ile konuşmak doğru olmayacaktır. Bu sebeple konu ile alakalı görüş bütünlüğü sağlanmamıştır. İş yerlerinden, marketlere kısaca insanın olduğu her yerde bulaşma riski göstermektedir. Lakin bu demek değildir ki, işverenlerin bu hastalıktan dolayı sorumlulukları bulunmasın. Bilhassa bu süreçte tedbir almak ve gerekli yönlendirmeleri çalışanlarına yapmak ile mükelleftir.
Bir başka değişle; koronavirüsün işyerinde yayılmasını engellemek için gerekli tüm önlemlerin alınması, iş sağlığı ve güvenliği için dezenfekte işlemlerinin eksiksiz yerine getirilmesi hayatidir. Bu hastalığa yakalanan çalışanın ilgili hastalığın işyerinden bulaştığını düşünüyorsa ve gerçekten böyle olması halinde bile ilgili mevzuat hükümleri uyarınca işverenin kusurlu harket etmiş olması gerekmektedir. Buna göre hastane labaratuar vb. yerlerde çalışan işçiler bir kenara koyacak olursak, iş yerinde yahut işverenin işini yaparken koronavirüs ile enfekte olan işçinin enfeksyonunu iş kazası kapsamında değerlendirmek gerekir ve hastalık nedeniyle meydana gelecek maddi ve manevi zararlardan işverenin sorumluluğunun doğacağını söylemek mümkündür.
İşçilerin Ücretsiz İzne Çıkarılması ve İşçilerin Evden Çalışmaları Mümkün Müdür?
İş kanunu kapsamında işçinin ücretsiz izne ayrılabileceği haller tahdidi olarak sayılmıştır. Bu hallerin dışında ücretsiz izin verilmek istenmesi halinde işçilerin açık rızalarının alınması gerekecektir. Aksi halde iş kanunu 24. Ve 25. Maddeler kapsamında fesih halleri gündeme gelecektir. Özetle işçinin yarı zamanlı çalıştırılması, ücretsiz izne ayrılması halinde açık rıza beyanı yoksa ücretinin ödenmemesi halinde ise derhal haklı fesih kurumu gündeme gelecektir.
Bunun yanında İş Kanunu’nun 14. maddesinde uzaktan çalışma hüküm altına alınmıştır. Buna göre, işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisi uzaktan çalışma olarak tanımlanmıştır. İşverenlerin, işin niteliğinin müsaade ettiği ölçüde işçiler için farklı çalışma modellerini tercih etmesi bu süreçte atılması gereken en önemli adımdır. Yine 18.03.2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığınca açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi çerçevesince istihdam kaybına sebebiyet vermeksizin bu sürecin atlatılmasının hedef alınacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda işverenlerin salgın hastalık süresince işçilerin sağlığını tehlikeye atmaktan kaçınacak önlemler alması gerekmektedir. Aksi halde meydana gelecek olaylardan sorumluluklarının doğması ihtimali de söz konusudur.
Konunun teferruatı ve 4857 ve 5510 sayılı kanunları açıklayan birçok mevzuat ve yönetmelik bulunması nedeni ile başka yazılarımızda daha fazla ayrıntı paylaşacağız. Lütfen bu yazıdan yola çıkarak hukuki işlem tesis etmeyiniz ve Mevzuatın devamlı değişiklik gözettiğini bilerek bir uzmana danışıp hareket ediniz.
Av. Batuhan BATTAL
İlginizi çekebilir. …. Tıklayınız.